Biraz Mum Işığı

Bir ara duymuştum ama hiç araştırmadım doğrusu. Bu kokulu mumlar gerçekten kanserojen etkiye sahip mi? Aslında olurlarsa olsunlar, o kadar umursamıyorum. Şu an kullandığımız, yediğimiz içtiğimiz ne var ki bize zararı dokunmasın. Hem olmasa ne olur, kaç yıl yaşayacağız ki nihayetinde. 

Diyorum ki günde 3-4 kez kahve içiyorum. "Aa o kadar olur mu canım, azalt onu sen. O kadarı zararlı". Kusura bakmayın ama bu hayatta keyif aldığımız zaten birkaç şey var. Cidden sizi çok olumsuz etkilemiyorsa dilediğinizi yapın bence. Ben öyle yapıyorum. Yakıyorum kokulu mumumu, bazen tütsü yakıyorum. Güzel kokular eşliğinde alıyorum kahvemi yanıma... Sonra pencereden bakayım diyorum; ama maalesef binadan başka bir şey görünmüyor. Neyse ki en üst kattayız da gökyüzünün rengi güzelse falan bulutlara bakıyorum. Bazen tam karşıya bir saksağan konuyor. Saksağan en sevdiğim kuştur bu arada. Tüylerinin parlaklığı, renkleri, uzun kuyruğu nedense çok hoşuma gider. Bir de parlak taş falan görünce çalıyorlarmış :) Gerçi kendisiyle ilgili hoş olmayan bir anım da var ama. Yani neyse komik olduğu için anlatayım. Zaten utandığım kadar utanmıştım. 

Bir gün okula gidiyordum. Bizim üniversitenin içinde bir de hastane vardı. O yüzden bahçe genelde yaşlı insanlarla dolu olur. Yanımda da sevgilim vardı. Hızlıca gidiyoruz, derse geç kalacağım yoksa. Sonra bahçede saksağan gördüm. Benim de bu sevdiğim ya da çok sevimli olan hayvanların ismini değiştirme huyum vardır. Ne bileyim kısaltırım ya da ek falan eklerim (örnek: köpek görünce çok sevdiysem köpüş falan derim ki bu çok anarmol bir şey değil. Ya da kanguruya kangu demek vs.) Neyse ben hızla yürürken tam önümde bir saksağan gördüm ve kelimenin böyle bir şey olacağını bilemeden birden "Aa sakso" diye bağırdım :) Etrafta bu kadar yaşlı teyze, amca olmasaydı keşke ama herkes bana bakakaldı bir an :D ya da o şok ve utançla ben öyle hissettim bilemiyorum. 

Konu mumdan buraya nasıl geldi anlamadım. Ben gidiyorum. 

Yorumlar

  1. Kokulu olsun olmasın, mum üretiminde mum parafinleri petrolden üretiliyor hocam. Bunun içinde farklı bir malzeme türleri var, bugün yazdığım konuyla da alakalı sanırım, ilk defa size paylaşıyorum. :) İnsan ve hayvan sağlığına zararı olmayan vegan mumlar var. Bununla alakalı bir girişimim olabilir :)))) Affedin, bende çok güldüm hikayenize... :D Talihsiz bir bakış açısı olmuş saksağan için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru, hiç aklıma gelmemişti bu. Ben de en azından geri dönüşüm olsun diye ikinci bir kez yapıyordum mumları pinterestte izlemiştim yönetimi. Benim bir arkadaşım da bir ara mum ve sabun yapımı konusunda bayağı heveslenmişti; ama zaman bulamadı. Güzel bir fikir. Her zaman alıcısı olur :) Yaparsanız ben de alırım hatta :D

      Sil
  2. Anı gerçekten yüzü, gözü kapatıp, ortamdan koşarak kaçmalık bir an olmuş:-))

    Kanser yada diğer hastalıklardan korkarak her şeyi düşünmek hayatı zorlaştırmaktan öteye geçmiyor diye düşünenlerdenim bende.. Tabi ki bariz ve bilinen etkenlere dikkat etmek lazım ama her yediğimize içtiğimize dikkat edeceğiz dersek, açlıktan ölme ihtimalimiz ortaya çıkacak:-)) Yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Dağa kaçıp mağara da falan yaşamadıkça kaçmamızın imkanı yok :)
      Ben de ortamdan hızlıca tüydüm zaten :D

      Sil
  3. Vallahi blog işini en doğru şekilde siz yapıyorsunuz, bir de ben. Kendim için söylediklerim kendimi kandırıp mutlu olabilmek için size söylediklerim aklımdan geçenlerdir. Yalnız, birkaç şey eklemeliyim. Kahve ve tütsü örneği pek sağlıksız görünmeyen örnekler ama sağlığın önemi 30 veya 40 sonrası kendini gösteriyor. Şu zamanlarda bol kahve içip hayatın keyfine bakayım, beni etkilemiyor demek doğru görünse de 40 sonrası keşke içmeseydim, denilecektir. 40 yaşına kadar yaşar mıyım? Ya yaşar isek? Amaç uzun yaşamak değil, yaşadığımız hayatı kaliteleştirmek. Yine de kahve örneğini zararlı bulmuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. Ben kahve içmeyi bazen abartmak dışında kendimi çok olumsuz etkileyeceğini düşündüğüm bir şey yapmıyorum neyse ki. Umarım ilerde de çok sıkıntı yaşamam :) Her gün yazdığım için mi dediniz öyle? Ben her gün yazmaktansa güzel şeyler yazmayı tercih ederdim aslında. Hatta belli bir temaya bağlı kalıp her zaman olmasa da kaliteli yazılar okuduğum blogları daha çok seviyorum; ama kendim en başta çok iyi bir blog olsun düşüncesiyle açmadığım için böyle devam ediyor. :)

      Sil
    2. Blog aslında günlük demek değil midir? Siz burada ismin hakkını veriyorsunuz, ben çok severim günlük okumayı.

      Sil
  4. Ben üst üste içmediğim sürece sıkıntı olmuyor pek :) Ona da dikkat ediyorum.
    Sandal favorim. İlk onu almıştım ve uzun süre başka bir şey denemek dahi istemedim :)

    YanıtlaSil
  5. Günde iki kahve beni de mutlu ediyor ama üçe veya dörde çıkarsam uyurken çarpıntıyla uyanıyorum falan hatta dün gece hiç uyumadım o yüzden :D onun dışında bir fenalığını görmedim türk kahvesinin ama diğer kahveler mideye ağır geliyor reflü başlangıcı yapıyor çok içilirse okulda sınav dönemlerinde öğrenmiştik bunu da bir arkadaşımızın başına gelince :) kokulu mum ve tütsü ben de çok severim dinlenirken ve bir şeyler yazarken iyi oluyor :) uçucu yağlar ve petrol gibi maddeler ciğerlerde birikebiliyor diye okumuştum sakıncası o yüzden ama bolca havalandırılan bir ortamda kullanıldıklarında o kadar da zararlı olmaz gibi sanki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çarpıntı sadece üst üste içince oluyor bende. :) Bir de nedense 5 yaşımda bile stresli ve mide hassasiyeti olan biri olduğumdan o zamandan beri reflü ve gastrit var :) Ama kahve şimdiye kadar o konuda rahatsız etmedi :)

      Sil
  6. sütlü kahve tütsü kokulu mum severim tabiiii :) evey komikli olmuş o anekdot :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar