Bir Minik Gezi/Meclis

Yeniliklere kolay uyum sağlayabilen biri değilim. Ön yargılarım vardır. Ancak bazen ne kadar saçma ön yargılar olduğunu zamanla anladığım zaman kendime kızmıyor değilim. Bunlardan biri de internetten arkadaş edinme konusuydu. Nedense görmediğim biriyle arkadaş olabileceğimi, yakın olabileceğimi düşünmezdim. Ama bu kadar ön yargılı olmanın lüzumu yokmuş. Sevgilimle 2014 yılında Twitter'da tanıştım mesela. 2-3 ay farklı şehirlerde birbirimizi görmeden her gün konuştuk. o zamandan beri hep birlikteyiz zaten :) 

Son 1 senedir de Instagram'dan bir arkadaş grubu kurduk. Hepimizi birleştiren ortak nokta akademik çalışmalardı. Bir süre o platformda konuştuktan sonra Ankara'da olanlarla görüşme planı yaptık. Birlikte bayağı iyi vakit geçirdik. Sonra bir Whatsapp grubu açtık. Birbirimize destek olmak için her gün Zoom ya da Meet'te toplantı açıp mikrofonlar kapalı, kütüphane ortamı gibi ders çalıştık. Geçen hafta da grupta olan Elazığ'da yaşayan bir arkadaşımız Ankara'ya geldi. Çok güzel vakit geçirdik. Bugün de mini bir gezi yaptık. Eski meclislere gittik. O zaman biraz gezi fotoğrafı ile yazıyı sonlandırıyorum :)

                                               

                                       

Bu meclisi bir saray mimarı yaptığı için içeri girdiğinizde duvar ve tavandaki işlemeleri gördüğünüzde bile bunu anlayabiliyorsunuz. Zaten Atatürk meclisi Ankara'ya taşıdığı zamanlar yabancı devletler İstanbul'daki yönetimi çok baskıya maruz bıraktığı için saltanat yanlılarını da kendi tarafına çekmek isteyen Atatürk birçok şeyi değiştirmeden buraya getirmiş. İstanbul'daki mecliste son konuşulan konu hayvan haklarıyla ilgili olduğu için Ankara'daki toplantı da ilk o konuyla başlamış. 

Özellikle duvarlar çok hoşuma gitti. Onun dışında çok sade bir anlayışla yapılmış her yer.

Bu fotoğrafı çekmemin amacı el yazısının güzelliğine olan hayranlığımdan. :) Bende de bir kitapta Atatürk'ün kendi orijinal el yazısının olduğu bir metin var. Onu da açar arada bakarım. Çok hoşuma gidiyor.

Bu mecliste yazmanların oturdu sandalyelerden. Bunlar yurt dışından getirtilmiş ve üzerindeki melek detayı da Müslümanların iki omzunda olduğuna inanılan meleklerin bir sembolü olarak görülüyormuş. Yazmanların doğru, yalandan uzak şekilde her şeyi yazmalarını anımsatmak amaçlanmış.

Bu da Celal Bayar'ın tarihli ajandası. Atatürk'ün ölüm saatini not almış.

Lozan Barış Anlaşması'nın imzalandığı masanın orijinali. İsviçre'den gelmiş.

Son olarak da beni bu tür müzelerde her zaman etkileyen bir bölümden fotoğraf bırakmak istiyorum. Şimdi siyasetçiler moda danışmanları olsa da bu kadar zevkli olamıyor nedense. Eski siyasetçilerin kıyafetleri çok güzel.